Zor şey şu İstanbulda çocuk yetiştirmek bee.
Neden mi ?
Karı koca çalışıyoruz
Maaşlı çalışan grubundanız
Yani öyle her istediğimiz zaman her yere gidemeyiz.
Program yapabilmek için zaman –izin alma- olayını hem de bütçeyi denkleştirme olayını düşünüyoruz.
Okula giderken gün içinde ne yapacağını düşünmeme gerek yok ama 15 günlük sömestr tatil veya yaz tatili dedinmi işler değişiyor.
Allahım bu çocuğu ne yapacağım diye düşünmeye başlıyorsun.
Küçük bir yerde değiliz ki çık dışarıda oyna akşama kadar diyesin.
Daha tatil gelmeden başlıyorum kara kara düşünmeye ne yapalım , nasıl oyalayalım Elifi diye.
Hiçbir şey yapmasan tüm gün evde ya televizyon ya bilgisayar başında oturuyor üstüne üstlük bir de söyleniyor sıkılıyorum diye..
Of anam offff..
O yüzden bu yıl dedimki kendime Elifi İstanbul içindeki günlük veya haftalık programlara götürmeye çalışmak yerine şehir dışı kültürel turlar yapalım.
Mesela Edirne ile başlayalım dedim;
Sonra ver elini Eskişehir
En son da Ankara yapalım
Ama evdeki hesap çarşıya uymadı . Niye mi ?
Edirne ;
Okullar kapandı ilk Cumartesi biz kendimizi Edirne’ye attık.
Nasıl soğuk nasıl karlı bir gün anlatamam..
Dışarıya parmağını çıkarmak bile istemeyeceğin günlerden.
Ama olmaz evde oturamayız ki biz illa gezeceğiz.
Neyse her türlü erzak ,edevat ve giyecek ile çıktık yola.
2.5 saat sonra Edirne’deyiz.
Biz yani kocacım , annem ve ben çok mutluyuz. Camileri , bedestenleri gezeceğiz ,oraya buraya gideceğiz diye.
Ama gelgelelim Elif mutlu değil. O ilk önce Ankaraya gitmek istermiş , hava soğukmuş , üşüyormuş , yürümekten yorulmuş ,çişi geliyormuş vs vs..
Önce tatlı tatlı anlatmaya çalıştık bak ne güzel bir şehir burası, bak burası şöyle tarihi , burası böyle tarihi.
Yok kızım Nuh diyor peygamber demiyor.
Sonunda benimde canım can dimi... bir patlamışım ki sormayın
Elbette bizimki hemen yelkenleri suya indirdi.
Ama bizde bu moralle anca buraları gezebildik;
Eskişehir-Ankara
Tatilin 2.haftasının ortasında kocacım ve ben işten izin aldık 4-5 günlük şehir dışı gezisi yapalım ve Eskişehir ile Ankara’ya gidelim dedik.
Oteller ayarlandı.
Gidilecek yerler için internetten bilgiler toplandı .
Sonra bavulları da hazırlayıp düştük yola.
İzmiti geçtikten sonra Elif başladı ağlamaya midem bulanıyor demeye.
Durduk , yemek molaları verdik , camı açtık falan derken Eskişehire girdik akşam saatlerinde.
Otele yerleşip hemen Balaban köfte yemeğe gittik.
mutlu mesut ve tok bir halde otele döndük ertesi günün programını konuşup yataklara girdik ve herşey başladı.
Ne mi ?
Tabiki Elifin ishali beraberinde mide bulantısı ...
Sabaha kadar kah tuvalet kapısında bekledim kah canı acıdığı için ağlayan kızımı kucağımda sakinleştirmeye çalıştım.
Bu gürültüde uyuyamayan ( ki normalde de uyumaya can atmaz kendisi ) oğlumu da uyutmaya çalışmak da cabası.
Allahım ne geceydi sabahı zor ettik
Sonra doğruca hastaneye...
İşte Eskişehir maceramızda en çok zaman geçirdiğimiz yer.
Serumumuzu yedik tahlilerimizi yaptırıp doktor onayını da aldıktan sonra doğruca eve döndük.
Buradan aldığımız ders şu çocuk sıkılırsa sıkılsın .
Sen kendini ne kasıyorsun en azından evindesin
Otur oturduğun yerde dimi ama..
Gelecek sene geçen seneki gibi günlük programlar yapıp konusunda ailece hemfikriz.
Herkese mutlu , huzurlu , mümkünse İstanbul dışındaki evinde sömestr tatilleri dilerim...
2 yorum:
Yaw, hem üzüldüm, hem de güldürdü beni yazın.
Çok mutlu sağlıklı yaşayın emi.
Cem de hep çocuğa dışarıda et yedirme diye beni frenler.
O ciğerler ne özledim Edirne yi be yaw.
Heveslenmiş anne
sorma Çiğdem benim de aklımdan hiç çıkmıyor o ciğerler..
Yorum Gönder