Hürriyet

Lilypie Kids Birthday tickers

20 Mart 2013 Çarşamba

PORTAKAL BAHÇEM

Herşeyin en iyisini çocuklarına yedirmeyi görev edinmiş bu anne kafayı gerçekten bozabilir. Heryere saldırabilir.
Özellikle google ve face'deki bilgi paylaşımları sonrasında kendini hiç tutamaz.
İşte böyle bir internet gezisi sırasında portakalbahçem ile tanıştık.
Önce uzun uzun izledim facebook sayfalarından.
Sonra geçenlerde tam kışın bittiğini düşündüğümüz günlerde portakal ve limon siparişi verdim.
Sipariş vermek web sayfaları üzerinden oldukça kolay.
Kapıda ödeme seçeneği de bence güzel düşünülmüş.
Kargonuz çıktığı anda sizinle detayları paylaşıyorlar isterseniz sizde oradan kargonuzun nerede olduğunu görebiliyorsunuz.
Ama ben gerek duymadım çünkü 1-2 gün içinde kargo bize ulaştı.
Tabi hemen denedim.
Görüntüleri bizim pazarlarda aldıklarımızdan farklı değil.
Limonlar oldukça sulu ve güzel kokuluydu.
Portakalları da genel olarak suluydu ama içlerinde bazıları ezilmiş bazıları ise suları kaçmıştı.
Bende bu konuyu kendileri ile paylaştım mail ile.
Bir geri dönüş beklemiyordum açıkcası . Mailimi kim okuyacak , okuyan ne zaman dikkate alacakta değerlendirecek diyordum!!
ama beni hemen arayıp konuyu detaylı öğrenmeye çalıştılar ve yerine yenilerini göndermeyi teklif ettiler.
Açıkcası bu yaklaşımları beni çok mutlu etti.
Ürünlerini takip eden , müşteri odakli bir yaklaşımları olması gelecek kış için benim onlara daha çok sipariş vermemi garantiledi.
Kendilerini tebrik ederim ve

Kafayı yemiş anne olarak size de deneme yapmanızı öneririm.

18 Mart 2013 Pazartesi

15 TATİLİMİZ

Zor şey şu İstanbulda çocuk yetiştirmek bee.

Neden mi ?

Karı koca çalışıyoruz

Maaşlı çalışan grubundanız

Yani öyle her istediğimiz zaman her yere gidemeyiz.

Program yapabilmek için zaman –izin alma- olayını hem de bütçeyi denkleştirme olayını düşünüyoruz.

Okula giderken gün içinde ne yapacağını düşünmeme gerek yok ama 15 günlük sömestr tatil veya yaz tatili dedinmi işler değişiyor.

Allahım bu çocuğu ne yapacağım diye düşünmeye başlıyorsun.

Küçük bir yerde değiliz ki çık dışarıda oyna akşama kadar diyesin.

Daha tatil gelmeden başlıyorum kara kara düşünmeye ne yapalım , nasıl oyalayalım Elifi diye.

Hiçbir şey yapmasan tüm gün evde ya televizyon ya bilgisayar başında oturuyor üstüne üstlük bir de söyleniyor sıkılıyorum diye..

Of anam offff..


O yüzden bu yıl dedimki kendime Elifi İstanbul içindeki günlük veya haftalık programlara götürmeye çalışmak yerine şehir dışı kültürel turlar yapalım.

Mesela Edirne ile başlayalım dedim;

Sonra ver elini Eskişehir

En son da Ankara yapalım

Ama evdeki hesap çarşıya uymadı . Niye mi ?


Edirne ;

Okullar kapandı ilk Cumartesi biz kendimizi Edirne’ye attık.

Nasıl soğuk nasıl karlı bir gün anlatamam..

Dışarıya parmağını çıkarmak bile istemeyeceğin günlerden.

Ama olmaz evde oturamayız ki biz illa gezeceğiz.

Neyse her türlü erzak ,edevat ve giyecek ile çıktık yola.

2.5 saat sonra Edirne’deyiz.

Biz yani kocacım , annem ve ben çok mutluyuz. Camileri , bedestenleri gezeceğiz ,oraya buraya gideceğiz diye.

Ama gelgelelim Elif mutlu değil. O ilk önce Ankaraya gitmek istermiş , hava soğukmuş , üşüyormuş , yürümekten yorulmuş ,çişi geliyormuş vs vs..

Önce tatlı tatlı anlatmaya çalıştık bak ne güzel bir şehir burası, bak burası şöyle tarihi , burası böyle tarihi.

Yok kızım Nuh diyor peygamber demiyor.

Sonunda benimde canım can dimi... bir patlamışım ki sormayın

Elbette bizimki hemen yelkenleri suya indirdi.

Ama bizde bu moralle anca buraları gezebildik;





Eskişehir-Ankara

Tatilin 2.haftasının ortasında kocacım ve ben işten izin aldık 4-5 günlük şehir dışı gezisi yapalım ve Eskişehir ile Ankara’ya gidelim dedik.

Oteller ayarlandı.

Gidilecek yerler için internetten bilgiler toplandı .

Sonra bavulları da hazırlayıp düştük yola.

İzmiti geçtikten sonra Elif başladı ağlamaya midem bulanıyor demeye.

Durduk , yemek molaları verdik , camı açtık falan derken Eskişehire girdik akşam saatlerinde.

Otele yerleşip hemen Balaban köfte yemeğe gittik.

mutlu mesut ve tok bir halde otele döndük ertesi günün programını konuşup yataklara girdik ve herşey başladı.

Ne mi ?

Tabiki Elifin ishali beraberinde mide bulantısı ...

Sabaha kadar kah tuvalet kapısında bekledim kah canı acıdığı için ağlayan kızımı kucağımda sakinleştirmeye çalıştım.

Bu gürültüde uyuyamayan ( ki normalde de uyumaya can atmaz kendisi ) oğlumu da uyutmaya çalışmak da cabası.

Allahım ne geceydi sabahı zor ettik

Sonra doğruca hastaneye...

İşte Eskişehir maceramızda en çok zaman geçirdiğimiz yer.

Serumumuzu yedik tahlilerimizi yaptırıp doktor onayını da aldıktan sonra doğruca eve döndük.



Buradan aldığımız ders şu çocuk sıkılırsa sıkılsın .

Sen kendini ne kasıyorsun en azından evindesin

Otur oturduğun yerde dimi ama..


Gelecek sene geçen seneki gibi günlük programlar yapıp konusunda ailece hemfikriz.

Herkese mutlu , huzurlu , mümkünse İstanbul dışındaki evinde sömestr tatilleri dilerim...

10 Mart 2013 Pazar

YILBAŞI KONSERLERİ

Bu aralar yine gidesim var

Gidip sadece kendimi seslerin arasına bırakasım

Sessiz ve huzurlu bir şekilde

Hiçbir şey düşünmeden

Her yıl gitmeyi alışkanlık haline getirdiğimiz yılbaşı konserlerine...
İş Sanat'ta

Siz de sever misiniz bu tip konserleri ?

7 Mart 2013 Perşembe

KEREM VE AMELİYAT

Benim minik kuzum Kerem’im 58 günlükken ameliyat oldu..

Herşey annemin 54 günlükken bir Salı günü bana kasığındaki şişliği göstermesi ile başladı. Oysa ben onu Kerem’in boğumlarından sanmıştım. Hani bebeklerin bacaklarında olan o güzel mükemmel boğumlarından...

İlk önce konduramadım.

Gün içinde durmadan açıp açıp baktım ne olaki bu diye ?

Sonra akşama doğru içim içime sığmayınca doktorundan randevu alıp ertesi gün gittim.

Çarşamba günü doktor kontrolünde fıtık olduğu ortaya çıktı. Ameliyat ile alınması gerek dediler !!

Nasıl yani dedim kendi kendime..Daha el kadar Kerem’imi kesecekmisiniz ?

Doktor geç kalmadan alalım ama son karar sizin gidin düşünün gelin dedi.

Internette araştırdım , tanıdıklarımı aradım ...Amacım birinin bana gerek yok bekle zaten zamanla geçer demesiydi ama demediler...

Bizde ameliyat olmasına karar verdik.

Cumartesi sabaha randevu verdiler bize . Doktor gelmeden 8 saat öncesinde yemek vermeyi kes dedi !!!

Aman Allahım durmadan meme ile beslemeye çalıştığım miniğime nasıl olur da 8 saat meme vermeden durabilirdim.Ya ağlarsa ne yapardım ?

Cumayı cumartesiye bağlayan gece neredeyse hiç uyumadım .

Ruh gibiydim!!!

Durmadan dua ediyordum .

Rabbimin çocuğumu bana sağ salim geri vermesi için , sabaha kadar hiç uyanmadan uyuması için , ameliyat sonrası hiç bir şey hissetmemesi için , daha kötüsünü vermemesi için ...

Kısacası aklınıza gelebilecek herşey için..

Doğrusunu söylemek gerekirse ben son 5 saate kadar yine de meme verdim hatta mama bile verdim tok tutması için Kerem’i .

Hastaneye geldik , odamıza yerleştik.

Sonra hemşire geldi Kerem’i almak için.

Veremedim. Israr ettim ve ameliyat kapısına kadar ben kucağımda götürdüm oğlumu. Kimseye güvenmedim o an.

Sonra açılan kapıdaki görevliye teslim ettim gözlerimden süzülen yaşlarla...Sadece gözlerine baktım derin derin onun hiçbir şey çıkmadı ağzımdan. O da onladı merak etmeyin dedi ve kapı kapandı.

İşte o an koyuverdim kendimi ve kocama sarıldım .

Şimdi yazarken her anını tekrar tekrar yaşıyorum..

Rabbim kimseyi çocuğu ile sınamasın . Ne kadar kolay bir ameliyat olsa da anne yüreği dayanmıyor !!

Bizim gibi bebeklerini ameliyata getiren başka bir aile daha vardı.

O anneye baktım bir ara.

Gözleri kıpkırmızı , durmadan akan yaşları ile çökmüştü sandalyeye küçücük kalmıştı.

Gidip sarılmak , seni anlıyorum demek geldi içimden.

1 saat sürer denilen ameliyat 1,5 saat sürdü.

Her dakikasını saydım. Hani ameliyathanelerin yanlarında kocaman bir saat asarlarya işte orada . Gözlerimle takip ettim...

Sonra çıktı kuzum kocaman bir yatakta gözükmüyordu bile...

Hemen üzerine atlayıp kucaklamak, koklamak istedim ama elinde serum , ıvır zıvırlar varken sadece yanına yaklaştım ve beraber odamıza çıktık.

Doktorumuz iyi bir ameliyat olduğunu akşama kadar takipte kalacağını sorun olmazsa akşama çıkabileceğimizi söyledi.

Gerçekten de öyle oldu .

Kuzumu akşam kucağıma sardım , kokusunu içime çektim ve evimize götürdüm.

İyileşmesi de çok çabuk oldu şimdi ise hiçbir şeyi kalmadı .

6 Mart 2013 Çarşamba

KINDYROO

Kindyroo’yu duydunuz mu daha önce ?

Deneme derslerine gittiniz mi ?

Web sitelerini incelediniz mi hiç ?

Kindyroo Avustralya menşeli 6 haftalık bebeklerden 5 yaşına kadar olan çocukların motor ve nörolojik gelişimini en üst seviyeye çıkarmak için hazırlanmış eğlenceli bir gelişim programıdır.

Detaylı bilgi için tık tık...

Biz Elif’i götürmüştük 3 yaşına kadar.

O zaman İçerenköy’deki tek şubelerine .Bizde Anadolu yakasında oturuyorduk o zamanlar şansımıza.

Ben her dakikasından zevk alarak mutlu mutlu götürmüştüm Elifi.

Ve Elif için de oldukça yararını gördüğümüzü düşünüyorum. Özellikle beyinsel gelişimde.


Kerem’imi de 9 aylıkken aralık ayı ortasında başlattık. Şubat sonunda da bitirdik. Devamı içinse emin değiliz!!

Normalde devamını tereddütsüz getirecektik , Kerem için yararını da görüyorduk ama ;

i.Bizim götürdüğümüz şubede ücret 3 aylık peşin alınıyor

ii. Gidemediğiniz günler de oluyor elbette . Sonuçta bebek bu ! Hastalanıyor en basitinden , ya da tam ders saati uykusu geliyor falan. Önceden haber verdiğimiz halde bu mazaretli gelemediğimiz günlerin hepsini kur sonuna eklemediler.

iii.Sonra 3 aylık kur diye başladık aralık ortasında. Biz başladığımız andan itibaren 3 ay sanmış ve ona göre program yapmıştık ama sanırım ( bu konuda emin değiliz çünkü soru soramadık )kur ay başında başlamış ve bizi de oradan başlamış gibi değerlendirildik.

Sonuçta 2 ay gibi bir süre devam edip 3 aylık para ödemiş olduk ki bundan pek memnun kalmadık açıkcası.

Aslında çok iyi bir programları olmasına rağmen gittiğimiz şubedeki bu ücretlendirme politikasının yanlışlığından dolayı üzgün olarak programı sonlandırdık.

Diğer şubelerindeki durum ne tam olarak bilemiyorum ama öğrendiğimiz kadarı ile her şube kendi içinde ücret politikasını belirleyebiliyor.

Kindyroo yetkilileri sesimizi duyuyor musunuz ?

Biz Keremi devam ettirmek istiyoruz ama bu şekilde değil ?

Yardım edebilirmisiniz ?


Ne dersiniz o kadar müşteri arasında bizi farkedip sesimize kulak verecekler mi ?

Bekleyelim bakalım ....







Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...